Hakikati güneşin ışıkları altında değil, her şeyi tek bir renge boyayan zifiri karanlıkta aramayı şiar edinenler, gerçekte içinde yaşamak için önce kurulmuş ruhu ve onunla birlikte kurulmuş dünyayı yıkmak gerektiğini bilirler.
19 Ocak 2009 Pazartesi
18 Ocak 2009 Pazar
Şiddetin Kökeni
JACQUES DERRIDA
http://www.tesmeralsekdiz.org/search/label/Jacques%20Derrida
kafesler boşalsın
Yaşam alanlarını ellerinden aldığımız, doğalarına aykırı koşullarda yaşamaya zorladığımız ve bir çırpıda canlarını aldığımız hayvanlarla ilişkimiz, insanın ilişki kurma biçimine dair tüm özelliklerin en uç derecelerini ortaya koyuyor. İnsan topluluklarının birbirlerine göre hiyerarşik bir anlayışla konumlanmaları, güçlü olanın zayıfı türlü tahakküm yöntemleriyle ezmekle yetinmeyen, kimi zaman soyu ya da ırkı ortadan kaldırmaya yönelik girişimleri; insani olmayan koşullarda yaşamaya zorlanan halklar ve topluluklar, ahlaki sorgulamaların, uzun tartışmaların gündeminden hiçbir zaman düşmüyor. Peki, eşitsizliğin görüldüğü her yerde müdahalenin kaçınılmaz olduğunu söyleyen, eşitsizliklere örgütlü bir biçimde karşı koymayı göze alan kişilerin sayısı kaç?
öfke
hayvanlar hakkında konuşmak...
“Siyaset, sahneye yeni nesnelerin ve öznelerin çıkarılması, görünmez olanın görünür kılınması, sesleri gürültü çıkaran birer hayvan gibi işitilenlerin söylediklerinin söz olarak dinlenebilir kılınmasıdır.” Jacques Ranciere
yüz akları (1)
İngiltere’de avcılığı engellemek üzere yürüttükleri yasal faaliyetler nedeniyle sürekli saldırıya maruz kalan ve daha etkili stratejiler geliştirmek isteyen hayvan hakları aktivistleri, 1970’lerde sabotaj gibi yasadışı faaliyetleri benimsemeye başladılar. Band of Mercy adlı av sabotaj grubu, zamanla, hayvanları sömüren başka sektörleri de hedef aldı ve mala yönelik zararın en etkili yollarından biri olan kundaklama faaliyetlerine ağırlık verdi. Band of Mercy’nin önde gelen iki üyesi 1974’te yakalanarak tutuklandılar. Cliff Goodman, polisle işbirliği yapıp grubun sırlarını ifşa ederek hayvan hakları hareketinin ilk muhbiri sıfatını kazandı. Ronnie Lee ise, hapisten daha da büyük bir kararlılıkla çıktı ve 1976’da Hayvan Kurtuluş Cephesi (ALF) adını verdiği yeni militan grubu kurdu.
ABD’deki ilk ALF hücresi 1982’de kuruldu ve aynı yıl 24 Aralık’ta Howard Üniversitesi’ne baskın düzenlenerek deneylerde arka ayakları sakat bırakılmış 24 kedi kurtarıldı.
ALF’nin ABD’deki en önemli eylemlerinden biri, Pennsylvania Üniversitesi’nin kafa yaralanmaları laboratuvarına düzenlenen baskındı. Bu laboratuvarda, Amerikan futbolu kasklarını daha güvenli hale getirme amacıyla maymunların kafaları üzerinde çok ağır darbeler deneniyordu. ALF, laboratuvara 60 bin dolarlık hasar verdi ve hayvanlara yapılan işkenceleri gösteren 60 saatlik video kayıtlarını çaldı. PETA’nın bu kayıtlardan derlediği Unnecessary Fuss adlı film, laboratuvarın kapatılmasını sağladı.
http://www.animalliberationfront.com/
feminizm ve hayvanlar
sol ve hayvan hakları
Hayvan hakları hareketi geçtiğimiz yirmi yıl içinde muazzam bir gelişme gösterdi, hayvan hakları savunucuları da hayvanların deneylerde, gıda, tekstil ve eğlence sektörlerinde kullanılmasına etkin biçimde karşı çıktılar. Bu konuyu kamuoyunun gündemine taşımayı başardık. Yanık deneylerinde alev lambasıyla dağlanan tazıların ve domuzların, hiçbir işe yaramayan pahalı kafa yaralanması deneylerinde beyinleri “hızlandırılan” primatların korkunç görüntülerini herkesin görmesini sağladık. Süt danalarının doğduktan bir gün sonra annelerinden ayrıldığı, 50 santimetrelik “bataryalara” hapsedilip kas gelişimlerinin engellendiği, tüketiciler sırf “süt danası” yiyebilsin diye kansız olmalarını sağlamak için sadece sıvıyla beslendikleri konusunda hemen hemen herkesi bilgilendirdik. Hayvanlara yönelik kötü muamelelerin ardı arkası kesilmiyor, bugün ancak çok bilinçsiz ya da duyarsız insanlar, postmodern teknoloji toplumunda hayvanların çok kötü muamele gördüğü gerçeğini inkâr edebilir.