Jannis
Kounellis, 1969’da Roma’da bir galerinin duvarlarına on iki at bağlar. Böylece
galerinin “steril” mekânını dönüştürmeyi amaçlar. Sanatçı eserinde, André
Breton’un, Tatarların atlarına Versay çeşmelerinde su içirmelerinin
imkânsızlığıyla ilgili sözlerinden ilham aldığını söyler. Sanatçının galeriyi
ahıra, eserlerinin simsarını da seyise dönüştererek sanatın alımlanışında ve
yayılmasında etkili olan yapıyı sorguladığı ifade edilir. Performans, kimi
eleştirmenlerce Duchamp'nın bir galeriye pisuar yerleştirmesi kadar radikal
bulunur; Kounellis'in canlı atları bir sanat galerisinin atıl
mekânına yerleştirerek ve "steril" galeri ortamını at dışkısı
kokusuyla doldurarak "sanat ile hayatı buluşturduğu" söylenir. On iki
sayısının anlamları deşifre edilir: on iki havari, on iki ay, on iki burç...
Atlara gelince, onlar gerçekten de galeride aynen bir ahırdaki gibi
durmaktadırlar: hareketsiz, ehlileştirilmiş ve
boyunlarından bağlı vaziyette; dışkılamaları ve önlerine konan besini yemeleri
dışında bir "canlılık" belirtisi göstermezler. Tüm bu
yorumlarda, galerinin "steril" ortamını bozdukları ve kültür ile doğa
karşıtlığını söktükleri söylenen atların "doğal ortamı"nın ahır
olmadığı; ahırın da, tıpkı galeri gibi, insan uygarlığının imal ettiği ve
kültürün cisimleştiği bir mekân olduğu unutulmuş gibidir. Sanatı
"ehlileştiren ve hayattan koparan” kurumların nizamını bozan sanatçı,
hayatı ehlileştiren uygarlığı olumlar.
"Aşklar
ve Köpekler"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder