16 Nisan 2011 Cumartesi

gün doğmadan -derrida 3

Hayvanlara karşı baskıcı tutumun aksiyomu, Kant’tan Heiddeger’e, Levinas’a ya da Lacan’a kadar -bu söylemler arasında ne fark olursa olsun- Descartesçı söylemle ilgilidir. Belli bir hukuk felsefesi ve insan hakları bu aksiyoma bağlıdır. O halde, hayvanlara değil de, kimi hayvanlar sınıfına, insan haklarına eş haklar sağlamak, yıkıcı bir çelişki olacaktır. Bu çelişki, beslenme için, deneyler vs. için hayvan malzemesinin sömürülmesinin dayanağını oluşturan felsefe ve adalet aygıtını üretir (bu sömürü zorbalıkla, yani gücün kötüye kullanılmasıyla olur). 

Bilinçli ya da bilinçsiz nedenlerle, bir dönüşüm zorunlu ve kaçınılmazdır. Bazen ağır ağır, bazen hızlı ve çabuk olan, insanlar-hayvanlar arası ilişkilerin değişimi, muhakkak ve sadece bir temel kural, bir haklar bildirgesi ya da bir yasa koyucunun buyruklarına ait bir mahkeme biçimini almayacaktır. Bir yasama mucizesine inanmıyorum. Zaten, az ya da çok görgüye dayanan bir biçim önceden beri vardır, bu da hiç yoktan iyidir. Ama bu biçim, endüstriyel hayvan yetiştirme ya da ticaretinin “teknik-bilimsel” hastalıkbilimlerini ve kesimleri engellemez.

Elbette, bunca canlı türleri arasında birtakım aşılmaz sınırlar, indirgenemez farklılıklar vardır. Kim, körlüğü budalalığa vardırmadan bunu yadsıyabilir? Ama İnsan ile Hayvan arasında bir tek sınır, tek ve bölünmez bir sınır yoktur.            

JACQUES DERRIDA (Gün Doğmadan)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder