Sanatçı
Guillermo Vargas 2007’de Nikaragua’daki bir sergi için çocuklara para vererek
sokaktan başı boş bir köpek yakalamalarını söyler. Köpeği bir duvara bağlar,
duvarda köpek mamasıyla yazılmış “Ne Okuyorsan Osun” yazısı vardır. Ardından
internette ve medyada, galerideki içler acısı fotoğraf eşliğinde, köpeğin
açlıktan ölmeye terk edildiği haberleri dolaşmaya başlar. Vargas’a karşı büyük
bir protesto kampanyası başlatılır. 2008 Honduras Bienali listesinden
çıkarılması için imza kampanyası düzenlenir ve dünya çapında 4 milyon imza
toplanır; işin ilginci kampanyaya sanatçının kendisi de imza atar (bu durumu,
bir sanatçı olarak “kendi eserlerine” daima imza atmasıyla açıklar).
Fakat
galeri yöneticisinin yaptığı açıklamaya göre, köpek galeride tutulduğu süre boyunca
düzenli olarak beslenmiş, ardından ipinden kurtulup kaçmıştır. Sonradan
anlaşıldığı üzere, köpeğin açlığa terk edildiği yolundaki haberleri bizzat
Vargas tetiklemiş, imza kampanyasının başlatılmasını kendisi sağlamıştır.
Vargas köpeğin akıbeti konusunda yorum yapmaz, ama köpeğin açlığa terk edildiği
haberleri üzerine binlerce kişinin protesto kampanyası başlatmasına rağmen,
sergiyi gezenlerden hiçbirinin köpeği serbest bırakmaya veya karnını doyurmaya
teşebbüs etmediğine dikkat çeker.
Vargas ilk bakışta insanların ikiyüzlülüğüyle
ilgili haklı bir noktaya temas etmiş gibi görünür; fakat müze veya galeri
ziyaretine işlemiş örtük davranış kodlarının gücünü göz ardı etmiştir: Tipik
bir galeri ziyaretçisinin, bir sanat eserinin parçası olarak sergilenen bir
köpeği serbest bırakmaya kalkışması neredeyse imkânsızdır. Köpeği bir galerinin
duvarına bağlayarak dokunulmaması gereken bir “sanat eseri” konumuna
getirmekle, insanların ona bakışını ve olası davranışlarını önceden manipüle
eden bizzat kendisi olmuştur. Sanatçı burada yine kendini ikili bir iktidar
konumuna yerleştirir: Sadece köpeği araçsallaştırmakla kalmaz, ziyaretçileri
(ve yanlış bilgilendirme sonucu imza kampanyasına katılan binlerce kişiyi),
psikoloji araştırmalarında yapılan deneylerden farkı olmayan bir ‘davranış
testi’nin habersiz denekleri konumuna getirir: sanatçının
sonucunu önceden bildiği, ama hipotezini kanıtlamak için veriye ihtiyaç duyduğu
bir deneyin parçasıdır herkes. Köpeğe gelince, galeride tutulduğu süre boyunca
belki de serbest haline kıyasla daha iyi beslenmiştir, ama ipini kopardığı ilk
anda kaçmayı seçer.
"Aşklar
ve Köpekler"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder