29 Haziran 2017 Perşembe

Atları da Vururlar


Hyperallergic'in haberine göre hayvan hakları eylemcileri, Documenta 14 için hazırladığı projede 54 canlı koyunu kullanan Mali’li sanatçı Aboubakar Fofana’yı protesto etmek için, sanatçıya Atina’da tahsis edilen atölyeyi tahrip ettiler. Eylemciler 19 Mayıs günü atölyenin camlarını kırdılar ve Fofana’nın yünlerini çivite boyadığı koyunlara atfen içeriye mavi boya fırlattılar.
Atina Tarım Üniversitesi yerleşkesinde “özel olarak hazırlanmış  bir mera”da tutulan canlı koyunlar, Documenta 14 kapsamında iki ay boyunca sergilenecek Ka touba Farafina /Afrika Duası adlı enstalasyonun parçası. Fofana, her koyunun bir Afrika ülkesini temsil ettiği bu yerleştirmeyle  “Afrika diasporasının durumu” üzerine düşünmeyi amaçladığını belirtiyor.

Bu özel koyun sürüsüyle başka bir şey göstermeye çalışıyorum: güzellik. [...] Afrika halkı olarak gittiğimiz her yere kültürümüzü ve geleneklerimizi taşıyoruz ve bunları gittiğimiz yerin kültürü ve gelenekleriyle karıştırıyoruz. Böylece geldiğimiz yeni yerler zenginleşiyor, güzelleşiyor. Çivit de, binlerce yıldır ticaret yolları üzerinden Afrika dışına taşınmış bir şey.

Mali’de gerçekleştirilen boyama işlemi için koyunların her biri önce yıkanmış, sonra çivite boyanmış, ardından Mali’den Atina’ya nakledilmişlerdi. Fofana, kullanılan boyanın tamamen organik ve zararsız olduğunu, hatta koyunların “sağlığı için yararlı” bile olabileceğini savunuyor. Protestocular ise, 25 Haziran’a kadar sergilenecek enstalasyonun, koyunları bir alana hapsetmesi ve koyun çiftçiliği endüstrisindeki zulüm konusunda sessiz kalması nedeniyle istismar içerdiğini savunuyorlar.  



Art Newspaper’ın haberine göre eylemciler yayınladıkları bir blog yazısında şöyle yazdılar: “Ne koyunların kapatılması hakkında, ne de hayvancılık endüstrisindaki katliamlar hakkında tek kelime etmediğiniz gibi, koyunları gösterinizin nesneleri olarak kullanmakla yaraya tuz basıyorsunuz”.
Documenta 14’ün Atina ayağının açılışından önce hayvan hakları savunucuları, Fofana’nın eserinin yanı sıra Ross Birrel’in canlı atları kullandığı The Transit of Hermes/Hermes’in Geçişi başlıklı projesinin de iptal edilmesi talebiyle "Hayvanları Çağdaş Sanat Aksesuarı Olarak Kullanmaya Son Verin" başlıklı bir imza kampanyası başlatmışlardı. 9 Nisan günü başlayan Hermes’in Geçişi için, dördü binicileri eşliğinde, biri yalnız yürüyen beş at kullanılıyor ve 100 gün sürecek yolculukta Atina’dan Documenta’nın ana sergisinin bulunduğu Kassel kentine gidiliyor. Tahmin edilebileceği gibi performans, “mülteci krizine ve yabancı düşmanlığı”na dikkat çekmeyi amaçlıyor. "Hermes", üzerinde binici olmadan Kassel'e yürüyen atın cinsinin ismi. Aslında Ross Birrel ilk proje önerisinde bu ağır yolculukta Parthenon frizlerinde tasvir edilen atlara benzemeleri için midilli kullanmayı öngörmüş, ancak bu öneri Yunan Arkeoloji Konseyi tarafından geri çevrilmişti; tabii midilliler böyle bir yolculuğu kaldıramayacağı için değil, "frizlerde tasvir edilen atlar küçük değil normal boyda oldukları" için... Sözü edilen Parthenon frizlerinin önemli bir kısmı ise, bilindiği üzere Lord Elgin'in Yunanistan'dan kaçırdığı ve halen British Museum'da sergilenen meşhur mermerler, fakat eserle ilgili değerlendirmelerde bunun bahsi geçmiyor. Bu arada Mayıs 2015'te Atina yakınlarındaki kırsal bir alanda 26 yaban atın vurularak öldürülmesi de hayvan hakları savunucularının protestolarına neden olmuştu.



Canlı hayvanların sanatta kullanılmasının pek çok örneği var [bu konudaki bazı örneklerin değerlendirildiği bir yazı için bkz. Aşklar ve Köpekler (ve Sanat)]. Sanatçıların kendi eserlerinin yaratım ve icra sürecinde başkalarının emeğinden yararlandığı, hatta başkalarını istismar ettiği sayısız örnek de mevcut. Ama istismar edilen insan emeği olduğunda, Documenta 14’ün düşük ücretle çalıştırılan emekçilerinin yaptığı gibi en azından koşulları değiştirmek için direnmek veya koşulları protesto etmek mümkün. Fofana’nın koyunları ise, yünlerinin maviye boyanmasını veya kapatıldıkları alanda seyir nesnesine dönüştürülmüş olmayı umursamamış olabilirler – hatta belki Mali’den Atina’ya nakledikleri ağır ve stres dolu yolculuk boyunca, endüstriyel çiftliklerdeki ve mezbahalardaki hemcinslerini düşünüp kaderlerine şükretmişlerdir. (Gerçi Fofana canlı koyunlarla çalışmasını “koyunlarla, bir sanat eseri üretmek için işbirliği yapıyorum” sözleriyle tarif ederek koyunların eserin üretimine eşit biçimde katıldıklarını ima ediyor). Ancak, bütün yapay anlamlandırmalara rağmen, sözümona doğal bir ortamda teşhir edilmek için ağır bir yolculuğa katlanmak zorunda bırakılan mavi tüylü koyunlar ne güzelliği temsil ediyor, ne de topraklarından sökülen halkların kültürel zenginliğini – vaktiyle Batı’da büyük rağbet gören insanat bahçelerinde sergilenen Afrikalıların akıbetini akla getiriyorlar. Belki Fofana’nın asıl amacı da budur...

 
Kaynak: http://www.e-skop.com/skopbulten/atlari-da-vururlar/3406