16 Nisan 2011 Cumartesi

Gün Doğmadan - Derrida

 Bazıları Hitler’in etyemezciliğinden vejetaryenlere ve hayvan dostlarına karşı kanıt elde etmeye çalışır. Bu gülünç sav, hemen hemen şöyle der: “Nazilerin, özellikle de Hitler’in hayvansever olduklarını unutuyorsunuz! Demek ki hayvanları sevmek insandan nefret etmek veya onu küçük düşürmek demektir! Hayvanlara karşı acıma duygusu Nazi acımasızlığını ortadan kaldırmaz, bu duygu bu vahşetin ilk belirgisidir hatta!” Kanıt bana kaba bir yalan gibi görünüyor. Kim bu kıyas parodisinin bir ikincisini doğrulayabilir? Ve bizi nereye yönlendirecektir? Kusursuz bir hümanizm provası yapmak için hayvanlara karşı kan dökücülüğü çoğaltmaya mı?

Kantçı özerklik, insan onuru, özyönelim ya da ahlaksal özkararlılık kavramlarında, sadece doğa üzerinde bir baskı ve egemenlik tasarısını değil, gerçek bir düşmanlığı, “hayvanlara karşı yönlendirilen” acımasız bir nefreti deşifre ettiğini ileri süren Adorno’nun bir metnini (baştan sona rahatlıkla benimseyerek) çözümlemiştim bir metnimde. Adorno bu yönde çok ileri gider. İdealist bir sistemde gizilgüç olarak hayvanların oynadığı rolle, faşist bir sistem için Yahudilerin oynadığı rolü karşılaştırmaya cesaret eder. Şimdi iyi bilinen ve zaten çoğu zaman inandırıcı bir şekilde kendini kabul ettiren bu mantığa göre, hayvan ve Yahudi figürlerine kadın ve çocuklar da, hatta engelliler de katılacaktır. 

JACQUES DERRIDA (Gündoğmadan, çev. Kenan Sarıalioğlu, Dharma)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder